[yazı] Şehirde yaşamak, kayıp yıldızlar ve Aladağlar
Şehirde yaşayarak bir çok şeyden vazgeçiyoruz daha doğrusu yokluğuna alışıyoruz. Beton yığınları, korna sesleri arasında ne bir ağacın yaprağını inceleyebiliyoruz, ne de gece gökyüzünde gözümüzle seyre çıkabiliyoruz. Manzaranın bilgisayar duvarkağıdı, kuş cıvıltısının telefonda zil sesi olduğu dönemdeyiz.
Yanılmıyorsam mayıs ayı civarında youtube’ta bir video seyretmiştim. Bu videoda gökyüzünü görülebilme seviyesine göre derecelendirilmişti. Bir büyük şehir merkezinde ışık kirliliğinden dolayı kayıp yıldızlı gökyüzü derece 10’da iken, dağlar arasında kalmış bakir bir vadide derece 1’di. Dolayısıyla yıldızlar ortaya çıktıkça derece düşüyordu. Bu videoyu seyrederken farkettiğim ise benim derece 8’den aşağısını görmediğimdi.
Bunu farkettiğimde ise önce kendime sonra ise insanlık alemine kızdım. Dedim ki içimden bu 21. yüzyıl şehir bebesine “Sen git binyıllarca gökyüzüne bak, takımyıldızları yarat sonra onlara göre piramit yap, hikayeler uydur,çılgın seremoniler yap, kutsallaştır, yıldızların hareketine göre tanrılar kurban istiyor de adam kes ondan sonra yıldızlar göremiyorum şehir ışıkları iş çıkışı başımızı kaldıramıyoruz… Oldu mu?” diye retorik bir soru sordum.
En azından kendi ayıbımı gidermek için Aladağlar’a tırmanış için giden bir gruba takıldım.Bu arada Aladağlar’la alakalı birkaç laf etmek gerekirse Aladağlar, yaklaşık 78bin futbol sahası(hesapladım) büyüklüğünde bir milli park. Sıradağlar, zirveler, vadileri ile insan içinde kendini başka bir gezegende sanıyor. Aladağlar’a giden kimse “Abi beş gün Aladağlar’da yürüdüm orda insan görmedim” cümlesine şaşırmaz. 3500den fazla 50 zirvesiyle Anadolu platosuna yerleşmiş bir ev sahibi.
İki grup farklı zirvelere gittik. Benim de çıktığım 3150 metrelik lahitkaya zirvesiydi. 2600 metrede atılan kamptan zirveye çıkış ve inişimiz 6 saat sürdü.
İnsanın sahip oldupu büyüklük kavramı Aladağlar’da ister istemez değişiyor. Şehirde yaşarken gördüğümüz en büyük yapılar insan yapımı binalar plazalar kuleler oluyor. Ama orda doğada dağ büyüklüğü görünüyor. Yüksekliğinin dışında bir de hacimli olan bu dağlar insanı küçüklüğünü ve insanın yüzüne vuruyor.
İkinci gecemde ise dışarda geldiğim amaca yönelik bir hareket yaptım ve kışlık tulumla uyudum. Kamp yaptığımız yer bir vadinin içindeydi ve ayın vadi üzerindeki mesaisi üç dört saat sürüyor dağların ardına gidince kayıp yıldızlar ve samanyolu ortaya çıkıyordu. Herhalde hayatımda en çok gökcismini o gece görmüşümdür. Ve insan eski atalardan mı miras bilmiyorum ama ateşi nasıl seyre doyamaz ise yıldızlara da doyamıyor.